Yarın Çok Geç Olabilir!...
Doğmak ve ölmek kavramları yaşam döngüsünün bir parçası
değil midir? Son zamanlarda medyada, dikkat ettiyseniz haberler doğum ve ölüm
ilanları gibi. Ölüm korkusunu yayma için miydi tüm bunlar? Acaba bu durum
salgına hazırlık mıydı? Bu dünyada onlarca salgın oldu ama hiçbir zaman tepki
bu kadar çok olmadı. Yoksa bu kadar çok medya yoluyla pompalanıyor olması
korku/endişe/panik havası yaratmak için mi? Yoksa şu anda büyük bir savaşın
oyuncakları mıyız? Bu savaşın adı var mı bilmiyorum ama çok can yakacağı kesin…
Şöyle bir tarih kitaplarını karıştırdığımızda, “Yüzyılın
Savaşı” diye nitelenenlerin bile yüz yüze vuruşma ile gelişmiş olduğunu görürüz.
Daha düne kadar terör örgütleri yoluyla dünyayı dize getirmek isteyenler, ne
olmuştur da bir virüs ile adeta yeni bir Dünya Savaşı çıkarmıştır? Kim bilir
kaç yıldır hazırlık yapılıyordur bu savaş için? Var mı düşünen? Gerçi var evet.
Türlü senaryolar anlatılıyor her gün farklı kanallardan. Peki hangisi doğru?
Neden şimdi? Bu soruların yanıtı yok.
Hani derler ya “Güneş doğudan doğar” diye. Evet neredeyse
dünya var olduğundan beri de bu böyledir. Ama acaba bu fiziksel bir doğa olayı
mı? Anlatılmak istenen bu mu? Yoksa bu kültürel bir yayılımı mı anlatıyor?
Şöyle bir tarihe baktığınızda kadim uygarlıkların hemen hepsi doğudadır. Ve
batı evet daha da geliştirmiştir ama köklerini bunlardan almışlardır. Yani
doğudan yayılmıştır dünyaya her şey. Kıyamet alametleri der ki “Güneş batıdan
doğduğunda…” Fiziksel olarak bu mümkün mü, değil. O halde güneşi/kültürü
batıdan yaymak isteyenler var. Ancak bu asla mümkün değildir. Bu anlamda her ne
kadar unutulmuş gibi görünse de doğu insanlarının içinde bir yerde kadim
bilgiler var ve bu bilgilerle baş etmek kolay değildir, olmayacaktır.
Biliyorsunuz geçenlerde sınır kapılarını açan Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, Doğu / Asya merkezli göçlerin batıya geçişine kapı açmış
bulunmaktaydı. Bu göçün arkasında ise Sünni Müslüman olarak kendini tanımlayan
bir kesim vardı. Kendi eliyle doğayı yok eden batı, bir taraftan sömürüp / kazancını
yeniden sömürdüğüne satan batı, bugün sömürdüğü bir topluluğun tarih de görülmeyecek
bir göç dalgasıyla karşı karşıya bırakılmıştı. Bu ise güneşi batıdan doğurmak
isteyenlerin hoşuna gitmedi. Belki de bu virüs bunun sonucu olarak mı daha çok
yayıldı? Acaba insanlık bir kesimin
idealleri uğruna kendi sonunu hazırlama savaşına mı girdi?
Bir de dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta daha var. Bu
virüs ortaya çıktığından beri Kâbe, Mescit-i Aksa, hatta Vatikan bile kapısına
kilit vurdu. Tüm dinlerde Tanrı inancı söz konusudur ve hepsi inanır ki “Tanrı’nın
verdiği canı yalnız kendisi alır.” Peki madem bu inanç hepsinde var da nasıl bu
kadar korkutulabildi bu kadar insan? Yoksa amaçlarından biri de dinleri yok
etmek mi? Peki yıllardır Tanrı’nın dinlerine savaş açanlar bile nasıl bu
virüsten korkup önlem alır duruma geldi?

Bu nedenledir ki ayakta kalmak isteyen uluslar, öncelikle bu
virüsün arkasında gizlenenleri bulmalı ve özellikle amaçları tespit edilerek bu
yönde önlem almaya başlanmalıdır. “Bu süreçten ne kazanırım?” şeklindeki
kapitalist mantığı bir kenara itip önlem alınmaya başlanması gerekmektedir. Bu
hem virüsü alt edebilmek hem de geleceği sağlam bir şekilde kurabilmek adına
elzemdir.
Bu yazımda benim de kafamda olan pek çok soruyu sordum
sizlere, yanıtlarını ancak ortak akılla çözeceğimiz... Ama bir soru daha; acaba
ülkemde ortak akıl sistemini kurabilecek bir merkez var mı? Gerçek liyakat
sahiplerini bir araya getirip bu ülke ve geleceği için çalışabilecek, sadece bu
ülkeyi ve insanını düşünebilecek bir yönetime sahip miyiz? Umarım sahibizdir.
Yoksa yarın çok çok geç olacak…
Türkiye Cumhuriyeti’nde toplu kıyımları hesap edenlerin
şeytani fikirlerine karşı dirlik/birlik olma zamanı gelmiştir, geçmektedir.
Karar verin artık…
Çok güzel. Yalnız, "Şöyle bir tarih kitaplarını karıştırdığımızda..." cümlesi "Tarih kitaplarını şöyle bir karıştırdığımızda" mı olmalıydı? Yani "şöyle bir tarih" değil", "şöyle bir karıştırmak" mı olmalıydı. Malum zarflar eylemin anlamını sınırlar. Size sevgiler yolluyorum değerli kardeşim.
YanıtlaSil