9 Ağustos 2020 Pazar

Çocuktan Gelin Olmaz! - Arzu KÖK


Çocuktan Gelin Olmaz!

-    -  Urfa'da 14 yaşında çocuk doğuran kıza babası, "Kimden hamile kaldın?" diye sorduğunda, "Bilmiyorum ya abim ya da dayımdan... İkisi de tecavüz etti" diye cevap verdi.

-   -   Bolu'da imam nikahıyla evlendirilen 11 yaşındaki kız çocuğunun sekiz aylık hamile olduğu ortaya çıktı.

    -  Samsun'da otomobil çarptı diye koma halinde hastaneye getirilen 14 yaşındaki kız çocuğunun, imam nikahlı eşi tarafından odunla dövüldüğü, sonra da kaza süsü verildiği anlaşıldı.
-     
-    -     Ordu'da 13 yaşındayken para karşılığında evlendirilen kız çocuğu, sürekli dayak yediği 40 yaşındaki adamın evi terk etmesi üzerine, kendi ailesi tarafından kabul edilmedi, henüz 17 yaşındayken üç çocuğuyla ortada kaldı.

-  -    Gaziantep'te özel hastanede 18 yaşında birinin kimliğiyle doğum yaptırılan kız çocuğunun, aslında 12 yaşında olduğu tespit edildi.

-   -   Adana'da 13 yaşındaki kız çocuğuna düğün yapıldı.

-  -    Sakarya'da kuzeniyle evlendirilen 15 yaşındaki kız çocuğu, evden kaçıp polise sığındı.

-  -    Tekirdağ'da bir noterin, 14 yaşındaki kızlarını evlendirmek isteyen ana-babaya muvafakatname verdiği belirlendi.

- -     Tokat'ta evlendirilen 12 yaşındaki kız çocuğunun dört aylık hamile olduğu anlaşıldı.

- -     Ağrı'da 16 yaşında evlendirilen kız çocuğu, işkence yapılmış, tuvalette eli kolu bağlanmış halde bulundu.

- -     İzmir'de 12 yaşında evlendirilen kız çocuğu, sezaryenle doğum yaptı.

- -     Adana'da imam nikahıyla evlendirilen 16 yaşındaki kız çocuğu, trenin önüne atladı.

   -    Kayseri'de para karşılığında evlendirildiği adam tarafından sokağa atılan, kamyonet kasasında yaşayan 15 yaşındaki kız çocuğu, av tüfeğiyle canına kıydı.

- -     Konya'da 16 yaşındayken evlendirilen kız çocuğu, inşaatın yedinci katından atladı.

-  -    Siirt'te dünyaya geldi, ismi Kader'di, 12 yaşında evlendirildi, 13 yaşında anne oldu, 14 yaşında canına kıydı, adı üstünde kaderi böyleymiş denildi, geçildi.

-  -    12 yaşındayken iki bilezik karşılığında 40 yaşındaki evli herife kuma verildiği ortaya çıkan kız çocuğu “Yanına yatmaya korkardım, bana oyuncak almayınca ağlardım” dedi.

- -     11 yaşındayken 40 yaşındaki herifle evlendirilen kız çocuğu “Çocuk doğuramıyor diye dövüldüğünü, üç dört sene kaynanasının koynunda yattığını” söyledi.

- -     30 yaşında biriyle evlendirilen 13 yaşındaki kız çocuğu, seneler sonra gazete röportajında anlattı: “İlk gece beni tek başıma odaya soktular, korkudan bayıldım, kolonya verdiler, evlendirildiğim kişi odaya geldi, ‘hadi gel seninle evcilik oyunu oynayalım' dedi, bu cümleyi hayatım boyunca unutmayacağım…” dedi.

- -     12 yaşındayken okulundan alınıp, başlık parası karşılığında 50 yaşındaki herifin koynuna sokulduğu anlaşılan kız çocuğu “Derslerim çok iyiydi, rüyamda sürekli mezun olduğumu, diploma aldığımı görüyorum.” dedi.

-   -   Henüz 14 yaşındayken 10 bin lira karşılığında, beş çocuk, dokuz torun sahibi 70 yaşındaki herife verilen kız çocuğu, seneler sonra bu konuda araştırma yapan üniversite ekibine anlattı “Annemi asla affetmeyeceğim, hayatımı değiştirme imkânım olsaydı en önce babamı değiştiririm.” dedi.

Yukarıdakileri okuyunca sizin de yüreğiniz kaldırmadı değil mi? Siz de kendi kızlarınızı düşündünüz mü? Bu ülkede reşit olmadığı gerekçesiyle sigara ya da alkol verilmeyen(ki verilmemeli) bir kız çocuğu yazıktır ki bunları satanlara verilebiliniyor.  Bunlar sadece yaşanmış olaylardan birkaç tanesi. Daha binlercesi var ne yazık ki.


Bu ülkenin kurucusu Atatürk 1930’lu yıllarda Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği hakları verdiğinde umutlanmıştık. Çünkü o Atatürk’tü ve Kurtuluş Savaşında bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmamıştı. İhanet edemezdi ve etmemişti de. Ama biz ihanet ettik! “Türkiye nereye gidiyor?” diye soruyor herkes birbirine.

Oysa cevap ne kadar da açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle karanlığa gidiyor. Hatta koşuyor…

Çünkü kadın yok oluyor, yok ediliyor…
Benim annem, kız kardeşim, sevgili kızım yok oluyor…

Çocuk tecavüzlerinde dünya birincisiyiz...!
Kadınlara dokunmada dünya sıralamasında üst seviyelere geldik…
% 40 ını sürekli dövdük.
%45 ine duygusal şiddet uyguladık. (küfür, hakaret, küçük düşürme)
%16 sına zorla sahip olduk. (ve olmaya devam ediyoruz)
% 9 una daha masum birer çocukken bile dokunduk.

Ama onlar hep sustular. Çünkü konuşsalar kimse inanmazdı. “Kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu amcan ya da komşun” bu da sana ders olsun, türünden tepkiler görecekti.Yazık ki onlarla birlikte bunlara şahit olanlar da herkes de sustu. Sonuç ortada...

Yalnız kimse unutmasın ki kadını yok olan ülkenin gideceği yol bellidir.

Karanlık ve onursuz bir gelecek…

Arzu KÖK


4 Ağustos 2020 Salı

Kadın ve Teknoloji - Arzu KÖK


Kadın ve Teknoloji

Bu başlığı atarken doğrusu çok düşündüm. Çünkü yazıktır ki bizim gibi geri kalmayı marifet sayan ülkelerde böyle bir kavramın adı yoktur. Kadın ve teknoloji kavramları her medeniyette ve coğrafyada farklı algılanmaktadır. Ülkemizde ise sürekli kadının kurdu yine kadındır deniliyor ve ne yazık ki kabul de görüyor… Teknolojinin kadın ile buluştuğu tek nokta da bu gibi görünüyor.

Teknolojinin pazarlanması için kullanılmaktadır kadın ülkemizde. Ve bu zihniyetin büyük bir örümcek ağı misali sardığı, kararttığı ülkemizde teknolojiyi kullanan kadını görmek çok da rastladığımız bir şey değildir. Nasıl mı?... Neden mi?...

Aslında her gün binlercesini izlemek zorunda kaldığınız reklamlara bakın bir. Tv programlarındaki kadının ezikliğine bakın, ana haber bültenlerinde boy gösteren babasuratlara bakın. Yani teknolojinin evimize girdiği her alana bakın. İşte o zaman göreceksiniz bu soruların cevabını...

Mesela size reklamlardan küçük bir örnek vereyim; Herkesin kahkaha atarak izlediği bir GSM operatörünün reklamında; çocuk dışarıda, anne evde ve bilgisayarın başında. Çocuk annesine Mouse’i çekmesini ve tıklamasını söyler. Anne mouse’i çeker ve koparır. Yani aptal anne, zeki erkek çocuk durumunu herkesin gözüne sokulur. Her ortam ve şekilde annenin kutsallığından dem vuran zihniyetin, annelerin aptallığına vurgu yapması ve insanların bundan keyif alır hale gelmesi birçok açıdan ama özellikle de kadının düşürüldüğü durumdan, ticari kazanım sağlamalarının dehşet verici boyutunu da görmek gerekir.

Tüm bu görünümler bize gösteriyor ki; birbirine çok yakışmasına rağmen kullanım ve üretim noktasında kadın ve teknoloji gerçek anlamda yan yana gelmesi mümkün olmayan bir ütopyaymış gibi gösterilmektedir ülkemizde. Kadının teknolojiyle bağlantısının kurulduğu tek nokta ise ürünlerin satışında, tensel ve fiziksel bir tamamlayıcı olarak kullanılmasıdır.

Kadın teknoloji özürlüdür bu ülkede, erkeklere göre. Onlara göre:

“Kadın bulaşık makinesinin düğmesine basmasını bilir, ama bilgisayarın tuşuna basmasını bilmez.
Kadın süpürgeyi iyi kullanır ama cep telefonunu kullanamaz, onu terlik yerine fırlatır(!)

Kadın kirlenmiş mutfakta çaresizdir, imdadına bir kimyasal üreticisi erkek yetişir(!).

Kadın kan lekesi olan bir çamaşırı nasıl temizleyeceğini bilemez, akıl veren bir erkek yeni bir sıvı deterjanı gözüne sokar(!)

Kadın hamiledir, erkek ona bir buzdolabı hediye alır ama kadın bu buzdolabındaki değişikliği yani derin dondurucusunun altta olduğunu erkeğinden(!) öğrenir. Kendisi göremez, anlayamaz bu özellikleri.”

Kadın genç ise kadındır, yaşlanınca işe yaramaz, bunaktır. Erkekler yaşlandıkça tecrübe abidesi olur ve el üstünde tutulur ülkemizde. Ana haber bültenlerini sunan anchormanları tercih edenlerin düşüncesine göre anchorwoman olunmaz, sadece güzellik kraliçesi isen bir süreliğine spiker olursun, yeni bir kraliçe seçildiğinde ise hemen emekliye ayrılırsın. Çünkü güzellik ile teknoloji, kadınlık ile tecrübe asla yan yana olmayacak olgulardır bu ülkenin egemen ve egemen olduğu kadar yobaz erkek düşüncesine göre.

Bunun içindir ki, bu ülkede kadın köşe yazarları cinsel hayatlarını yazarak, o köşelerde iğne oyası görevi görürler. Bunun içindir ki, bu ülkenin güya en büyük gazetelerinin arka sayfa güzelleri hiç yaşlanmazlar. Yaşlı kurtların, kuzu iştahları hiç kapanmaz bu ülkede. 14 yaşındaki kızı taciz edenler, bu ülkede masumlaşır, adli tıp bile onlardan yana raporlar verir.

Sinemada ve sanat alanında da kadın aynı sonun başlangıcını yaşar hep. Aldatan kadın kahpedir bu ülkede, aldatan erkek ise çapkın. Töre cinayetlerinin sebebi kadın, sonucu ise yine kadındır. Kadını zorla kaçıran, tecavüz eden erkeği bu ülkenin hukuk sistemi ödüllendirir ve bu ödülün adına ceza der: Evlendirir. 'Tecavüz ettiğin kadınla evlen ve cezanı çek' der bu ülkenin hukuku ve hukuk adamları.

İletişim imkanlarıyla her şeyi normalleştiren tv, internet ve görsel diğer tüm araçlar, özellikle kadınlar üzerinde kurulmak istenen ve kadının konumunu insan boyutuna çıkarmayı hedeflemekten uzak, sistematik ayırımcılıkla amacına hızlı ve kesintisiz ulaşabilir haldedir ülkemizde. Teknoloji ile kadın ilişkisine bu noktadan baktığımızda, teknolojinin kadına yönelik şiddet, cinsiyet ayırımcılığı noktasında erkek bakışını ve despotizmini daha da etkin hale getirdiğini ve normalleştirdiğini görmek mümkündür.

Aslında erkeklerin ve teknolojik ürün üreticileri ve pazarlayıcılarının en büyük korkusu, kadının bir gün teknolojiyi üreten, ona hakim olan ve tüketim noktasında esaslı bir güç oluşturmasıdır. Bunun içindir ki, bilinçli ve programlı bir şekilde kadın sadece teknolojinin satışını hızlandıran bir meta olarak kullanılıyor, sonra da son kullanma tarihi geçmiş bir ürün veya model olarak kenara atılıyor. Ve bu durum yazıktır ki kadınlarımız tarafından da benimseniyor, kabul görüyor.

Bilgisayar tuşundan, araba direksiyonundan, anchorwomanlıktan, bilim ve bilişim üretiminden hızla uzaklaştırılan kadın, sabah programlarında şakşakçı, akşam programlarında izleyici, magazin programlarında bacak şovcu, frikikçi, sinema ve sanat dünyasında çengel iğne formatında sunulmaya devam ediliyor.


Tüm bunlar ise içimizi çok acıtsa da yine kadın eliyle ve kadın bedeniyle yapılıyor ve normalleştiriliyor. Yukarıda da dediğim gibi bu ülkede kadının kurdu yine kadın olarak sunuluyor ve bu da kabul görüyor... Bu kabul görüş ise kadınların yaşadıkları her şeyin önünü açıyor yazık ki…Teknoloji de kadınla bu noktada buluşuyor. İlginç değil mi?...
Arzu KÖK