3 Mart 2022 Perşembe

“Ölmez Ağacı”mıza Dokunmayın… - Arzu KÖK

 “Ölmez Ağacı”mıza Dokunmayın…

“TBMM yasalarına aykırı yönetmelik yayımlayan Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı iddiaya göre, yasalara aykırı olduğu bilindiği halde yönetmelik çıkarılıp termik santral şirketlerine zeytin ağaçlarını kesme yetkisi vermiş. Bu yolla, yönetmeliğin iptali için açılan davalar sonuçlanana kadar hedefteki tüm zeytinlikler kesilecek. Mahkeme kararıyla yönetmelik iptal edildiğinde iş işten geçmiş, atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak. Belki de binlerce zeytin ağacı katledilecek.”

Zeytin ağacı = Ölmez Ağacı = Sonsuzluğun Simgesi olarak adlandırılır bu ağaç. 3 büyük dinde geçen Zeytin Ağacı için söylenen ilk Latince cümle: “olea prima arborum umnium est” yani “Zeytin bütün ağaçların ilkidir” Ve o, yeryüzündeki ağaçların en uzun yaşayanıdır. İnsanlığın yaralarını iyi edecek merhemdir o. Lezzetli, bol enerjili besin maddesidir. Ve karanlıkları aydınlatacak bir alevdir.

Mitolojide tanrılar şehirlerin ismini vermek için aralarında yarışırlarmış. İş başkent olunca en büyük tanrılar girermiş yarışa. En sona iki tanrı kalmış, biri denizlerin hâkimi Poseidon, diğeri Zeus’un kızı Athena. Poseidon şehrin merkezine su getirmiş, Athena ise bir zeytin dalı. Zeus o zeytin dalında öyle bir cevher görmüş ki şehrin adını Athena’ya emanet etmiş.

Zeytin kadim bilgidir, bilgedir. Kuran da adı geçen berekettir. Tasavvufta barıştır. Tüm savaşlardan üstündür. Herkül’ün silahı “Zeytin Dalı”ndan yapılmıştı. Zeytin Ağacını kesmek günahların en büyük olanıydı. Mısırlıların zeytin ağacının yapraklarını ezerek elde ettikleri, krallarını mumyalamakta kullandıkları kıymetli yağ... Sezar’ın Tacı da Zeytin dalındandı. Yapılan müsabakalarda kazanan sporculara Zeus’un kutsal korusundan alınan Zeytin dallarından yapılan taç takılırdı. Ayrıca kazanan atletlere 140 Amfora Zeytinyağı verilirdi. Zeytinyağı, maddi zenginlik ve sağlık kaynağıydı.

Yaşamın sürekliliğini gösteren ağaç... Barış, sevgi, dostluk, sağlık, zafer, ölümsüzlük, bilgelik, akıl, başarı ve adalet simgesi... İşte bu yüce ağaç, gövdesi kurusa bile köklerinden yeniden filizlenir. Ve yaz- kış daima yeşildir zeytin ağacı...

Hâkimler Kitabı'nda geçen bir öykü, ağaçların kendilerine kral seçmek için ilk olarak zeytin ağacına başvurduklarından bahseder: "Vaktiyle ağaçlar, kendilerine kral meshetmek için gittiler ve zeytin ağacına dediler: Bize kral ol. Ve zeytin ağacı onlara dedi: Allah'ın ve insanın bende sena ettikleri (övdükleri) yağımı bırakayım ve ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?" Zeytin ağacından "hayır" yanıtını alırlar. Çünkü o insanlığa hizmeti görev kabul etmiştir. Başka şeyde gözü yoktur." Şimdi ise bu kutsal ağacı kesmek için, üstelik doğaya aşırı derecede zarar verecek, doğanın ve o bölgedeki belki de insanların yok olmasına neden olacak maden çalışmaları için. Değer mi asıl madeni yok etmeye?

Öyle yasalar çıkarılıyor ki asıl gerçek madeni yok etmek için Ahmet Arif’in şiirinde dediği gibi taşları bağlıyor, köpekleri başıboş bırakıyorlar.  İlerleme zannediliyor bu yapılanlar. Oysa asıl ilerleme doğaya tek bir zarar vermemektir. Evet elektrik üretilmelidir ama tek bir ağaç kesilmeden, tek bir nehir yok edilmeden. Ki doğa bize bunu yapmamız için türlü imkânı vermiş. Rüzgâr enerjisinden faydalanabiliriz. Güneş enerjisinden faydalanabiliriz. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, dalgalardan faydalanabiliriz. Ama ne yapılıyor ülkemizde ha bre termik santral açılıyor, yapılıyor. Üstelik termik santrallerin doğaya, bulunduğu bölgedeki insanlığa zararları bilinmesine rağmen.

Unutulmasın ki kesilecek olan ağaçlar, zeytin ağacıdır ve mitoloji zeytin ağacına zarar verenlerin kaderini çok iyi anlatmıştır. Rant uğruna insanlığa ve doğaya zarar verenler kendilerine ve çocuklarına da büyük zararlar verdiklerinin farkındalar mı acaba? Zeytin ağaçlarını kesmeyin efendiler. Doğaya kıymayın. Köylülere kıymayın efendiler…

Zeytinliklerle süslü Ege kıyılarını gezerken yorulup gölgesine oturduğu bir zeytin ağacının Homeros’un kulağına şöyle fısıldadığı rivayet olunur: “Herkese aitim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım.” Zeytin ağacının Homeros’a söyledikleri aslında bitkisel hayatın tamamı için geçerlidir. Yeryüzündeki hayatın en asli unsuru olan bitkileri anlatmak için bundan daha iyi bir cümle kurulamazdı ki zaten dünya bir bitki gezegenidir.

Zeytinliklerin harap edilmesine yol açacak bu yasa değişikliği zaman içinde en büyük zararı insanlara verecek. Zira bitkisel hayatı yok etmek insan hayatını yok etmek anlamına gelir. Bir bağımlılık ilişkisi varsa, bu insanın (hayvanların) bitkilere olan bağımlılığıdır.

Unutulmamalıdır ki kaybolacak olan zeytin değil, insan olacaktır. İlişkiler, gelenekler, bir toplumu ayakta tutan değerler bütünüdür yok olacak olan. Zeytin ağacı kalıcılığın, yerleşikliğin simgesidir çünkü. Zeytin ağaçları biz gelmeden önce de buradaydı, biz gittikten sonra da burada olacak.

Zeytin ağaçlarını kesmek günahların en büyüğü olarak değerlendirilir. Bu günahın bedeli ise çok ağır olacaktır. Barış, sevgi, dostluk, sağlık, zafer, ölümsüzlük, bilgelik, akıl, başarı ve adalet simgesi olan bu ağaç yittiğinde bunlar da yitip gidecektir bizden. Bu ise bir felakettir. Görmüyor musunuz?

Arzu KÖK