Sizin de oluyor mu bilmem ama bana oluyor bazen. Yazmak bir yana, düşünmek bile, hatırlamak, hatırlatmaya çalışmak bile zorlaşıyor, dayanılmaz oluyor… Fikir, inanç, dava, mücadele…
Gerçekten olan biteni görmek konusunda çaresiz miyiz? Gerçekliği fark etmenin/ettirmenin hiçbir yolu yok mu?
Öyle bir ülkede yaşar olduk ki artık hiçbir temel kurumu, kuruma benzemiyor… Hiçbir sosyal sınıf, sınıfa benzemiyor…
Politikacısı var, politika gibi değil; televizyonu televizyon değil; sokakları var ama sokaktan başka her şeye benziyor; parlamentosu var ama çözüm üretmekten aciz; partileri var, siyaset yapmıyor; belediyeleri var, belediyecilik dışında her konu ile daha çok meşguller; ustalar var, iş kaytarıyor; okulları var, eğitmiyor; futbolcuları var, oynamıyor…
Adeta herkes, her kurum ve her kişi, üzerine iğreti duran bir rolle sıvanmış gibi… Herkes, kendisine ait olmayan, hakkı olmayan bir kimliğe bürünmüş/büründürülmüş gibi…
Ortada bir sahne… Bu büyük sahnede irili ufaklı büyük büyük oyuncular koşuşuyor, konuşuyor, bağrışıyor… Kimse kimseyi dinlemiyor ama… Kimin ne söylediği anlaşılmıyor… Birileri eziliyor, birileri yükseliyor… Oyuncuların sahnede oynadıkları oyunun senaryosu kayıp… Herkes herkesten, hatta kendisinden de kopmuş… Hiçbir sözün, hiçbir işin mantığı yok… Bu büyük sahnede amaç da yok, iddia da yok… Seyirci oyalansın yeter mantığı…
Hangi kuruma, hangi kuruluşa el atsanız, elinizde kalıyor… Yolsuzluk dökülüyor eteklerinden… Hangi mükellefin defterine baksanız, kaçırılmış vergiler dökümü çıkıyor karşınıza… Yasalar, çiğnenmek adına ve çiğneyenlerin affedilmesi adına yapılıyor… Çiğnemeyenler “saf” yerine konuluyor…
Aslında bu büyük sahnede işin ilginç tarafı “tepki” yok… Ne olursa olsun ne yapılırsa yapılsın çıt yok…
İster şehirlerin malvarlığına el koyup gecekondu ticareti yap, ister cadde ortasına gökdeleni dik, ister pis sularına, atıklarınla doğayı kirlet, ister doğal güzellikleri yabancılara peşkeş çek, ister ülkenin simgesi olmuş öz değerleri yok pahasına elden çıkar, ister toplumun emanetlerini har vurup harman savur…. Ne yaparsan yap bu sahnede, ses yok… Mümkünü yok yaprak kımıldamıyor…
Eee durum böyle olunca da birileri sahnede gücünü gösterebiliyor, sahnedeki herkesi denetimi altına alabiliyor…
Şimdi seçime gidiyoruz. İki seçeneğimiz var: Ya çayı, keki devletten olan kıraathanelerde oturup bu oyunu izlemeye devam edeceğiz ya da bu oyuna son verip gerçek bir senaryosu olan dünya çapında ses getirecek bir senaryoyu gündeme taşıyacağız…
Karar sizin…
Arzu KÖK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder