9 Ekim 2015 Cuma

Susmak!.. - Arzu Kök

Susmak!..

Önce Cumhuriyet’e dil uzattılar, sustunuz…

Atatürk büstlerini parçaladılar, sustunuz…

‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü yasakladılar, sustunuz…

Hukukun canına okudular, sustunuz…

Asker köşesine çekildi, generaller yargılandı hem de terörist olarak, sustunuz…

Bu suçun şahitleri olarak PKK mensupları kullanıldı, sustunuz…

Hırsızlıklara sustunuz…

Yolsuzluklara sustunuz…

Sizi soydular, “çalıyorlar ama çalışıyorlar” dediniz, sustunuz…

Zaten kısıtlı olan özgürlüğümüz daha da kısıtlandı, sustunuz…

Roboski’de 33 can katledildi, sustunuz…

Asgari ücret açlık sınırının altına düştü, sustunuz…

İşsizlik had safhaya ulaştı, sustunuz…

Toplam nüfusun %40’ı muhtaç durumuna düşürüldü, sustunuz…

Gazeteciler terörist diye tutuklandı, sustunuz…

Gazeteciler işten atıldı, sustunuz…

Soma’da 301 can katledildi, sustunuz…

Suruç’ta 34 genç, çocuklara oyuncak götürdükleri için katledildi, sustunuz…

Cizre’de halk 9 gün aç, sefil bırakıldı, sustunuz…

Cizre’de aileler ölülerini gömemedikleri için buzdolaplarında, derin dondurucularda saklamak durumunda kaldı, sustunuz…

7 Haziran’da oy verdiniz, iradenizi ortaya koydunuz ama yok sayıldı, sustunuz…

Askerler, polisler, gariban halk öldü, sustunuz…

7 bilemediniz 8 yaşında çocuklar yok yere öldürüldü, sustunuz…

Sırf Kürtçe konuşuyor diye bir sürü insan darp edildi, işyerleri yağmalandı, sustunuz… Oysa üç gün sonra şehit ailesi oldular…

Gençler, çocuklar, kadınlar katledildi, sustunuz…

Doğa katledildi, sustunuz…

Rant uğruna binlerce yıllık ağaçlara kıyıldı, sustunuz…

Kaz dağlarının canına okudular, sustunuz…

İstanbul’un kalbi, nefesi Kuzey Ormanları yağmalandı, sustunuz…

Özgür basın saldırıya uğradı, sustunuz…

İstanbul’un ortasında gazeteci saldırıya uğradı, sustunuz…

Başkentte bir otobüs, durakta bekleyenleri biçti, sustunuz…

Çevrenizde olup bitenlere karşı sessiz kaldınız hep. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ dediniz. Ancak o yılanın gün gelip size de zarar vereceği gerçeğini unuttunuz. Vicdanınız bile sustu, kaldı öylece…

Büyükler kazanmak hırsıyla savaş yaparken, onların ayaklarının altında devrildi yaşamlarınız, fark etmediniz… Suçu neydi çocukların? 

Açıktır ki susmak unutmayı, unutmak ise onaylamayı beraberinde getirir. Savaşın, vahşetin karşısında suskun kalmak büyük bir sorundur. Bu nedenle barışa dair salt insani reflekslerimizi değil, yasal haklarımızı da devreye sokmalıyız. Sesimizi duyurmalıyız. Vicdanımızın sesini dinleyip haksızlıklara karşı haykırmalıyız. 

‘Sessiz kalmak suça ortak olmaktır’ derler. Daha ne kadar susacaksınız? Çocuklarınız için bırakın susmayı… Çünkü sürdükçe suskunluk, karanlık boğacak çocuklarımızı… Unutmayın, suçu yok çocukların…

                                                                      Arzu Kök

4 yorum:

  1. Haksızlığa karşı, susan sessiz şeytandır!

    YanıtlaSil
  2. EVET.SİZ SUSTUNUZ.BEN SUSTUM.ONLAR SUSTU.ÜLKEMİN İNSANLARI SUSTU.DİN ÜZERİNDEN SİYASET YAPANLAR KONUŞUYOR.DUYMUYORLAR.DUYGULARI KÖRELMİŞ.KENDİNİ DİNDAR SANANLAR MEMNUN.BİR GÜN SIRA ONLARA DA GELECEK.GÖRECEĞİZ.

    YanıtlaSil
  3. Hep vaaz dinlemiş hiç konuşmamış bir millet nasıl konuşur? Boşuna mı ümmet istiyorlar

    YanıtlaSil
  4. Bence bilmediklerinden susuyorlar, en iyisi bilen konuşsun diyorlar. Çünkü halk iradesi zinhar padişahın iradesi… En iyisini, doğrusunu o bilir. Ee patlamadan sonra da ne oldu! Konuşursak ölüyoruz dendi… (Yine sessizliğe boğuldu her yer. Boğuldu ki ne boğuldu… Ölenler mi öldü (kurtuldu), yoksa geride kalanlar mı...) Susmak, paradoksal bir durum, çağımızın bir anomalisi…

    YanıtlaSil