21 Ekim 2015 Çarşamba

Korkma!... - Arzu Kök


Korkma!...

Böyle başlıyordu İstiklal Marşımız. ‘Korkma!...’ ‘Kim ne yaparsa yapsın, hangi zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım, ne olursa olsun, isterse ölüm olsun sonunda korkma diren’ demekti bu. ‘Sizi yıldırmaya çalışacaklar ama direnin’ demekti. ‘Mücadeleyi bırakmayın’ demekti. Bırakmamalı da. 

İşte yine ülke insanının yüreğine korku salmak için kanlı bir katliam yapıldı başkentin göbeğinde.  Taksim sonrasında bir meydan daha kanlı meydan olarak anılacak. 1 Mayıs 77 yılında ölenlerin anısına söylenen ‘Kanlı Meydan’ türküsüyle halay çekerken gençler, geldi ölüm. Kanın, gözyaşının, feryadın ortasında kaldı meydan. Bir mahşer yerine döndü her yer. Öfkeliyiz... Öfkeliyiz… Öfkeliyiz...

Canlarımız katledildi. Kimdi katledilenler? Barış isteyen gençlerdi, okula gönderdiğimiz çocuklarımızın öğretmenleriydi, evlerimizi yapan mimar, mühendislerimizdi, yargı önünde haklarımızı savunan avukatlarımızdı, çürümüş sağlık düzeni içerisinde bizlere yardım için biçare koşturan doktorlarımız, hemşirelerimizdi.  “İlle de barış” diye ömür geçiren, “ölenlerin hepsi benim evladımdır, asker olsun gerilla olsun fark etmez” diyen barış annesiydi.  “Barışı getirmeye gidiyorum,  getirirsem çocuklarımızın sefası olsun” diyen mühendislerdi. 

Barış diyenleri, barış denince yokluğun, yoksulluğun, şiddetin, eğitimsizliğin, sağlık haklarından yoksunluğun,  kadınlara eşitsizliği reva görmenin, gelecek kaygısıyla yastığa baş koymanın olmayacağını bilenleri öldürdüler...  Barış demenin, huzurla yatılacak uykular, sevgiyle bakılacak çocuklar, esenlikle yaşanacak ömürler, mutlulukla geçirilecek günler olduğunu bilenleri, hayatın her alanında, işte, okulda, sokakta bu bilginin gereğini ilmek ilmek örenleri öldürdüler. 
Hepsi tanıdık,  hepsi aydınlık, hepsi bizdendi. Hepsi sizdendi. Hepsi bizim evladımızdı. İçimize korku salmaya kalkanlara inat korkma, barış konusunda diret, hakların konusunda diret. Hak ediyorsun bunları. 

Korkma!... 

Korkuyla uslandırmaya çalışanlar karşısında yılma, sinme ev içlerine, kalma yalan dolanla dolu televizyonların karşısında... Zulümle sonsuza dek başta kalacağını düşünenlerin ekmeğine yağ sürme.

Korkma!...

Korkarak, korkutularak yaşamanın acısını en iyi bilenler olarak, korkmadan yaşanacak bir dünyanın kurulmasında emek harca.


Korkma! 

Tüm sorunların çözüldüğü bu coğrafyada özgür, mutlu ve başı dik yaşamanın bir yolunu mutlaka bulacağız. Güzel günler göreceğiz, güneşli günler!
         
Korkma! 
        
Hesabı sorulmamış hiçbir cinayet, hiçbir hukuksuzluk kalmayana dek, kimse hukukun üstünde olmayana dek mücadele et. Kimse hukuksuzluğun altında ezilmesin. Şemdinli'de de, Ankara'da da!
       
Ve artık korkma ve kimseyi de bununla korkutma; ülke bölünmez, rejim de yıkılmaz! 

Demokrasi, barış, refah, huzur hepimizin hakkıdır! 

Ne mutlu cesaretle bunu söyleyebilenlere!

Haykırabilenlere!..

                                                                           Arzu Kök

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder