Atatürk’ü Anlamak…
Mustafa Kemal ATATÜRK
Türk Ulusu ne kadar anladı Atatürk’ü? Günümüze
baktığımızda hiç denecek kadar az olduğunu gözlemliyorum ve içim acıyor.
Günümüzde açıkça ortaya çıkan ve pervasızlığı marifet sanan karanlık odaklar
tarafından Atatürk düşüncesine yeni düşmanlıklar üretilmekte, hedefler
saptırılmaktadır ve ne acıdır ki Türk Ulusu da sessiz kalmaktadır tüm bu olup
bitenlere.
Çağdaşlığa karşı
geliştirilen düşmanca karşı devrim girişimleri, demokrasinin nimetleri de
kullanılarak zaman içinde gelişmiş, devlet kurumlarında kökleşmeye başlamış ve
artık cumhuriyet kazanımlarını hedef almaya başlamıştır. Kendi kafa çemberi
dışında düşünce ve görüş kabul etmeyen, fakat çok ustaca bir maskeleme yoluyla
takiyye yapan kadrolar, rejimi hedef alan yapılanma içinde olmayı sürdürmektedirler.
Farklı düşünce ve inançta olmanın zenginliği esasına dayanan
çağdaş toplum olmanın gerekleri belli noktalarda yoğunlaşmaktadır. Bunların
başında da laiklik gelmektedir. Toplumsal değerlerin çatışmadan bir arada
yaşamasını sağlayan değer yargısı olan lâikliğin önemi işte burada ortaya
çıkmaktadır. Bugünü ve geçmişi kıyaslamak gerek… Hem lâik hem de Müslüman
olunabileceğini Atatürk, Cumhuriyet rejimi ile göstermiştir. Ancak bunu
hazmedemeyenler sürekli Atatürk düşmanlığını teşvik etmiş ve desteklemişlerdir.
Dini motifler her toplumun bireyleri arasında harç
niteliğindedir ve bunu inkâr etmek yanlış olur. Ancak, dini motifleri
kullanarak insanlar üzerinde, toplum üzerinde baskı unsuru kurmak isteyen
siyasi iradeler birinci derecede demokrasi ve Atatürk düşüncesinin
düşmanlarıdırlar. Hacı esansı kokulu yerel yönetimler tarafından uygulanmaya
konulan ve yöresel olarak belli alanlarda oluşturulmaya başlanan yasaklar,
aslında kişilerin yaşam biçimlerini gösteren yeme-içme alışkanlıklarını
sınırlamak değil, kişilerin özgürlükler bütünlüğünün bozma, bozulma hedefinden
başka bir şey değildir.
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken söylediği su
ifade son derece önemlidir; “Cumhuriyetin kuruluşu ne bir soy ne bir
ideoloji ne de bir din üzerine kurulmuştur; cumhuriyeti kültür üzerine kurduk.”
Kemalist düşüncenin temeli de bu ifadelerde saklıdır. Bu
nedenledir ki, bunlardan, cumhuriyetten asla ödün verilmemelidir. Atatürk’ü
anlamak için cumhuriyet kazanımlarını, özgür yaşamanın derinliğini, ibadetini
zevk ve huşu içinde yapmanın huzurunu anlamak gerek.
Atatürk’ün, cumhuriyetin temelini dayandırdığı kültür
üzerindeki vurgusunu milletimiz, başta aydınlarımız anladı mı? Biraz
şüpheli!... Çünkü Atatürk düşüncesini istismar edenler de O’na düşman olanlar
da, O’nun ticaretini yapanlar da, O’nun ardına sığınıp takiyye yapanlar da,
esans marka ideolojilerini gerçekleştirmek için cumhuriyet kazanımlarını araç olarak
kullananlar da, aydın geçinen diplomalı aydıncıklardır ne yazık ki. Vatandaş
Ahmet, Mehmet bundan zaten haberdar değil.
Atatürk diyor ki; “Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler
vardır. Fakat genel olarak şu hatamız vardır ki, inceleme ve araştırmalarımızı
yaparken temel olarak çoğunlukla kendi ülkemizi, kendi tarihimizi kendi
geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı dikkate almayız.
Aydınlarımız belki bütün dünyayı, diğer milletleri tanır, ama kendimiz
kendimizi bilmeyiz.”
Kurtuluş Savaşı verilirken Atatürk’ün çevresindeki en yakın
dostları O’na Amerikan mandası veya İngiliz mandası fikrini önerirken O, “Ya
istiklâl ya ölüm” demiş ve uygulamıştır. Günümüzde de tıpkı Atatürk
döneminde olduğu gibi, ABD ve AB mandacılığının ötesinde uşaklık yapmaya hazır,
idealsiz, ruhsuz insanların öttürdüğü köşe başı isteriz çığlıklarına
bakıldığında, o günün zor şartlarında mandacı olarak adlandırılanların, bugünkü
uşak ruhlulardan çok daha vatansever oldukları açıktır.
Atatürk’ün Türk Milletine en büyük hediyesi cumhuriyettir.
Etrafınıza bakınız; bugüne kadar Ortadoğu’nun sefalet çamurunda debelenmeyen
bir Türkiye var olabildiyse bu, Atatürk ve Cumhuriyet rejimi sayesinde
olmuştur. Bugün o bataklığın içerisinde olmamız ise Atatürk ve Cumhuriyet
değerlerinden uzaklaşmanın bir sonucudur.
Dikkatli olmak, sıkı durmak, yere sağlam basmak gerek.
Ülkemin ve de ulusumun hem dışarıda hem de içeride düşmanı çoktur. Tarih
boyunca kendine en fazla düşman yetiştiren bir ulus olduk.
Atatürk’ün ifade ettiği bu hedef anlamında bir tarih bilinci
eksiğimiz var ne yazık ki. Toplumuzda eksik bazı değerler, anlamalar,
algılamalar sorunu var. Geçmiş tarihe, toplumsal algılama ve değerlere sahip
çıkma sorunu var…
Atatürk’e göre bir ulusu ulus yapan değerlerin başında tarih
gelir. Uygulamalarında tarihin yerini ayrı olduğunu belirtir. Çünkü tarih,
ulusların hayatını ve sürekliliğini göstermektir. Tarihi olmayan uluslar
sürekli olamamışlardır. Medeniyetler kuran ulusların sürekliliğini sağlayan
tarih ve dil birliğidir. Tarih ve dil yaratamamış olan ulusların hiçbir şekilde
iz bırakamadıkları bilinen bir gerçektir. Günümüzde ise bizler tarihimizden
uzaklaştırılıyoruz.
Atatürk’ü anlamak demek; ideallerini görmek, yaşama
geçirdiği fikirleri görmek, fikirleri duygulara dönüştürmek demektir… Bunlar
başarılmadıkça cumhuriyetin ve demokratik yaşamın kazanımları yaşanmadan
silinir gider.
Hiçbir şeyi günümüzdekiler gibi kendisi için, kendi egosunu
tatmin etmek için yapmamış, her şeyi ulusu için yapmıştır. Fani dünyadan çekip
gittiğinde de milletinin kalbinde silinmeyen bir iz bırakmıştır. Bir insan için
bundan daha büyük bir varlık, değer, miras olabilir mi?
Fi tarihinde öğretmen sınıfta öğrencilerine bir kompozisyon
yazdırmak ister; Atatürk ile ilgili olarak bir konu verir; kompozisyon konusu; “Atatürk
Türk Ulusu için neler yaptı?” Verilen sayfalar dolusu cevapları inceleyen
öğretmenin dikkatini tek cümle içeren bir sınav kâğıdı çeker; “Atatürk ne
yapmadı ki?”
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet rejimini yıkmak isteyenler de
demokrasi merkezli Cumhuriyet idaresinde varlıklarını sürdürmekteler. Bu yıkıcı
ve yok ediciler de varlıklarını Atatürk’e borçlular… Ulusun manevi değerlerini
işportacı malzemesi yapan, karanlık kafalar da varlıklarını Atatürk’e borçlu…
Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde, Türk Ulusu ile
birlikte, kurdukları Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel kurumlarına kurşun
sıkan zihniyetlerin oluşup gelişmesi de yine bu Cumhuriyet sayesinde olmuştur.
Cumhuriyete düşman yetiştirilen karanlık kadrolar da, Atatürk’ün kurduğu rejim
sayesinde devlet idaresinde söz sahibi olmuşlardır…
Tüm bu yaşanılacakları önceden görebilmiş olan Atatürk,
geleceği gençlere emanet etmiştir. Geleceği gençlere emanet etmenin temelinde,
sürekli ilerleme ve gelişme ruhu ve azminin yaşamasını, yaşatılmasını sağlama
amacı vardır… Neden yaşlılara, orta yaşlılara değil de gençlere emanet ediyor
Cumhuriyeti? Çünkü onlar gelecek demektir.
Atatürk’ün “Gençliğe
Hitabesi” bir şiir değildir… Geleceğe yönelik mesajdır, yol göstericidir.
Gelecekte, nasıl özgür kalabileceğimizi anlatan bir söylemdir. Kullandığımız
tüm özgürlükler bu söylemde saklıdır... Geleceğimize yönelik tehlike ve
düşmanlara işaret ediyor, tehlikelere karşı korumaya çağırıyor...
Birlikte bir şeyleri yükseltebilmek, yurt sevgisine sahip
olmak, değerler bütünü kültüre sahip olmak demektir Atatürk’ü anlamak…
Bir coğrafyaya, vatan toprağına, bir dile âşık olmanın
sorumluluğu ile hep birlikte güzel bir şeyler yapabilme özlemidir Atatürk’ü
anlamak…
Kırmadan, dökmeden, çatışmadan birlikte yapabilmek; varlığı
da yokluğu da paylaşabilmektir Atatürk’ü anlamak…
Atatürk bizleri tek bir kişinin, padişahın kulu olmaktan değil
aynı zamanda emperyalizmin esaretinden kurtarmış, esaret çemberini kırmış,
vatandaşlığa gelmemizi sağlamıştır.
Birey olmamızı sağlamıştır. Kutsal kabul edilen tüm değerlerin yok
olmasına, aşınmasına karşı durmuş; istiklâl demiş, vatan demiş, ulus demiş,
bayrak demiş…
Bugün yine tek kişinin ve dolayısıyla emperyalizmin
esaretine özlem duyup o yönde çalışanlar var… Bizler bu kazanımları korumalı ve
Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma çabası
göstermeliyiz.
Atatürk’ü doğru anlamalı ve özellikle gençlerimize
anlatmalıyız. Kemalizm’i, Kemalist düşünceyi şekilcilikte değil, dimağda,
kafada özümlemeli ve aktarmalıyız gelecek kuşaklara.
Bilgide, bilimde, çağdaşlıkta Atatürk’ü anlamak
gerekmektedir. En büyük görev de bu bilince sahip aydınlarımızdadır.
Varlık sebebimiz, Milli Mücadele Ruhu ve kazanılmış
istiklâldir. Bundan vazgeçtiğimiz an sonumuz gelmiş demektir. Yazıktır ki haini
bol bir toplumun parçasıyız. Bu anlamda aydınlarımız bir kat değil, yüz kat
daha çok çalışmalıdır…
Arzu hanım, sizi tebrik ediyorum.Harika yazmışsınız. Hem mail adresimdekilerle ve sosyal medyada paylaşacağım müsadenizle. Sevgiler
YanıtlaSilAnmak
YanıtlaSilyaşamak
Türkiye Cumhuriyetini
ilelebet yaşatmaktır.
#Önderimiz,
Antiemperyalist savaşcı dümya barışcısı insanlığın mümtaz siması
Gazi Mustafa Kemal #Atatürk'ü anarken,
Atatürk’ün kimlik kişilik ruh karekter devrimci mücadele anlayışını,
Atatürk' ün ideolojisini,
Atatürkçü Kemalist çağdaş düşünceyi,
#içselleştirerek anlamak gerektiğinden hareketle;
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir.
Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir." diyen mütevazi bir lidere, gecikmiş milli insani bir vefa şükran #borcumuzdur.
O'nu ve O'nun yaptıklarını anlamayanşlar vatasever de Müslüman da olamazlar vesselam!...
YanıtlaSil