Bitmeyen Yıl
Her yeni yıl bir öncekine göre çok daha sitem yüklü
geçegelmiştir.
Gelecek yeni yıl her ne kadar umut barındırıyor gibi
algılansa da yine de geleceğe duyulan merakın etkisiyle yıldız fallarına
kaçamak bakışlar atılır çoğu zaman…
Ülkemizde özellikle son yıllarda artan bu yıldız falı
merakına biz de katılalım dedim ve sizler için yıldız falına bir göz atalım
dedik:
Geçtiğimiz yılları kolektif protein sağanağı altında geçiren
siyasilerin yıldız haritasına baktığımızda hücrelerinde, protein takviyesiyle
meydana gelen bir güçlenme görülmekte…
Enerji fazlası, serbest dolaşım ve önüne gelene saldırma
hakkı verilen polislerin kol ve bacak kaslarına da ekstra kuvvet olarak
yansıyacak...
Yıldız enerjisindeki yükselme ve değişmeler; yürüyüşünü,
oturup kalkmasını beğenmedikleri, sakal ve bıyıkları örf ve adetlere aykırı
olanlar üzerinde bir baskı yaratacak…
Sert gezegen geçişlerinin etkisinden olsa gerek, yükselen
muhalif seslere karşı duyulan tahammülsüzlük bu yıl da coplama, gözaltı ve
tutuklamalarla sürecek gibi gözüküyor.
Korona hastalığı yüzünden kayıplar devam edecek.
Aşı olmak isteyenler ve olmak istemeyenler arasında kavgalar
görünüyor… Herkes aşı olsun diye yeni kanunlar göze çarpıyor…
Akıl tutulmaya, vicdanlar körelmeye, ahlak tükenmeye dönecek
yüzünü…
Hukuk yerle bir edilmeyi sürdürecek…
Medyatik çığırtkanlıklar ve karartmalarla gerçeğin avazı
kısılmaya devam edilecek…
Kabadayılıklarla diplomatik zarafetin dili yerle bir
edilecek…
Tarım arazilerinde binalar yükselmeye devam edecek ve bizler
ithal buğdaya, pirince…vb… muhtaç olmaya devam edeceğiz…
Hayvancılık cenneti olan ülkemize dışarıdan et getirtmeyi
sürdüreceğiz…
En güzel ormanlarımızı, doğa cenneti olarak isimlendirilecek
yerlerimize maden ocakları veya termik santral kurulup yok edilmelerinin önünü
açmaya devam edilecek…
Dünya kıtlığın eşiğinde iken biz üretimi kesen, kesilen ülke
olarak ne hale geliriz diye yıldızlar net bir şey söylemiyor yazık ki…
Simitle beslenmeye endeksli asgari ücretli yaşam,
egemenliğini sürdürecek…
Açlık ve yoksulluk sınırları TV ekranları ve haber
sitelerinden halkın inatla gözüne sokularak “Tevekkül Allah” nutukları
atılacak. Toplumsal muhalefetin sesini kısmaya odaklanacaklar yine…
Barınma, ulaşım, sağlık ve eğitim haklarında yeni gasplar
bekleniyor…
Salgın nedeniyle eve kapanan insanlarda psikolojik sorunlar
artacak, boşanma sayısı yükselen bir grafik çizecek gibi görünüyor…
Çatınız her an başınıza yıkılabilir, aile hekiminiz kapsama
alanı dışında kalabilir, otobüs güzergâhınız değiştirebilir ve medrese
eğitimiyle baş başa kalabilirsiniz…
Yolda yürürken veya işten eve dönerken başınıza bir şey düşebilir
ya da bir bombanın kurbanı olabilirsiniz…
Belki içiniz karardı buraya kadar. Ancak yıldız haritasında
tek net kalan nokta ise kapitalist düzenin ortak söyleminin süreceğini
gösteriyor ve bizlere yine denilecek ki:
“Konuşma!...
Çalış!...
Nefes al ama yaşama!..
Sakın ha itiraz etme bir şeye!...”
Ahmet Erhan’ın Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandığı
derlemesindeki şu mısralar unutulur gibi değil:
“Ülkemin üzerindeki bu alacakaranlık
Bu belirsizlik, bu umarsızlık, bu korku biterse eğer
Halkım bu ufkun nereye uzanacağını bilirse bir gün
Şiirler yazarım o zaman, saf ve belki de
Oyun olsun diye boş, anlamsız…”
Şimdi beyhude geçen bir yılın “bitmeyen kakafoni”si sürerken ufuklar öyle daralmış ve içler öylesine kararmış ki, “saf ve belki de oyun olsun diye boş, anlamsız şiirler”in değil, coşku dolu, anlamlı marşların özlemi dağlıyorken ciğerleri, yıl bitmiş sayılır mı? Hayat çok kötü gidiyorsa yeni bir yıla girilebilir mi?
Yine de direnç yıldızınızın hiç sönmemesi dileğiyle…
Her şeye rağmen mutlu bir yıl dilerim…
Esen kalın…
Arzu KÖK