Corona ve
Doğa
Geçen yıl dikkat ederseniz çok fazla yangın olayı ile
karşılaştı dünya. California yangını, Yunanistan yangını, Amazon yağmur
ormanlarının, Kaz Dağları'nın ve dünyanın neredeyse üçte biri yandı. Hemen ardından
da Avustralya'da 4 ay boyunca söndürülemeyen yangınlar geldi…
Hepimizin bildiği gibi ağaçlar havadaki karbondioksiti emer
ve oksijen üretirler, köklerinden dallarına kadar tıpkı nöral ağlar gibi
birbirleriyle iletişim halindedirler ve insanın biyolojik formuna uyumlu geniş
kapsamlı elektromanyetik sinyaller yayarlar, insan sağlığına yararlı bu
emisyonlar nedeniyle ağaçlarla çevrili doğal bölgelerde yaşayan insanlar,
beslenme alışkanlıklarına dikkat ettikleri taktirde uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşarlar...
Görüldüğü gibi dünyamızı saran bu virüsün aslında en büyük ilacı ormanlar, su
ve kısacası doğa idi… Ama hem ülkemizde
hem de dünyada doğa el birliği ile katledildi.
Peki bu durumdan birileri ders aldı mı derseniz, hayır. Bu
salgın başladığından beri binlerce ağaç katline sebep olacak, su havzalarımızın
yok olmasına sebep olacak amacı rant olan girişimlerin önü açılmaya başlandı.
En son CHP Doğa Hakları Genel Başkan Yardımcılığı, 2020 Mart ayı doğa hakları
ihlali raporunu gördüm. Raporda koronavirüs salgının doğanın talanını
durdurmadığı dile getirilirken, iktidarın ve şirketlerin krizi fırsata
çevirmeye çalıştığı dile getiriliyordu. Ki zaten gözlemliyorduk bunları küçük
haberler ile ama maddeleri görünce açıkçası çok üzüldüm. İşte o maddeler:
- - Çanakkale Kumarlar köyünde baraj inşa etmek
isteyen Doğu Biga Madencilik isimli şirket, köylülere mera alanlarını
boşaltmaları için baskı yaptığı iddia ediliyor.
- -Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi Rize Güneysu
Gürgen köyünde halkın tepkisine rağmen HES projesini yürüten şirket,
koronavirüs gündemini fırsat bilerek çalışmalarını hızlandırdı.
-
Artvin’deki maden ve HES çalışmaları devam
ediyor. Cengiz Holding’e ait Eti Bakır’ın işlettiği Artvin -Cerattepe ve
Murgul’daki maden sahalarında faaliyete ara verilmedi. Artvin Yusufeli’nde ise,
ilçe halkının itiraz ettiği HES projesiyle ilgili çalışmalara başlanıldı.
- - Bursa’nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla
mevkiinde faaliyet gösteren Lübnanlı maden şirketi, koronavirüs salgını
dolayısıyla insanların evde kalmasını fırsat bilerek kapasite artırımı için
ağaç kesimi yaptı. Ağaç kesimine bölgede bulunan köylüler karşı çıktı.
- - 16 Mart’ta yayınlanan yönetmelik değişikliği ile
koruma altındaki doğal alanların yapılaşmaya ve yüksek yoğunluklu faaliyetlere
açılması maksadı taşıyor.
- - Çıtlık ve Gökova Ahalisi, korona önlemleri
nedeniyle yurttaşların evlerine kapanmalarını fırsat olarak değerlendirilerek
ormanda kesim işlemlerinin yapılmasını protesto etti.
- - EÜAŞ International ICC, İngiliz şirketi
Rolls-Royce ile kompakt nükleer güç santrallerinin teknik, ekonomik ve hukuki
uygulanabilirliği ile birlikte üretim imkânlarını değerlendirmek üzere bir
mutabakat zaptı imzaladı.
- - Salda’da inşaata başlandı. Millet Bahçesi
ihalesini alan firma, inşaat faaliyetlerine başladı.
- - Ulukışla’da tarlalarda siyanür sızıntısı var.
Tepeköy’de, Gümüştaş isimli maden firmasına ait atık havuzundan sızan siyanür
komşu taşınmazlarda yüzeye çıktı.
- - UNESCO tarafından dünya mirası kabul edilen
Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır Sur’ları ile Dicle Nehri arasındaki bir bölgede
yer alıyor. Kültürel bir miras olan bu alan, millet bahçesine dönüştürülmek
isteniyor.
- - Cumhurbaşkanı kararıyla, Adana’dan 9, Artvin’de
1, Bolu’da 3, Erzurum’da 7 bölge (toplamda 14 bin dönümlük alan) ‘yayla alanı’
olmaktan çıkarıldı.
-
Ilısu Barajının su toplaması sonucunda, 40 köyün
bütünüyle sular altında kalırken, 60 köyde de evlerin ve tarım arazilerinin
büyük bir bölümünün suya gömüldü.
- - Ankara’da çuvala konmuş 20 köpek ölü bulundu.
Köpeklerden bazılarının patilerinde damar yolu açmak için kullanılan intraket
olduğu belirlendi.
- - 24 Mart günlü Resmi Gazetede, “Yer Altı Maden
İşletmelerinde Meydan Gelen Maliyet Artışlarının Karşılanması Amacıyla Destek
Verilmesine İlişkin Karar” yayımlandı. Bu karara göre, 12 Haziran 2019 ve 31
Aralık 2020 tarih aralığını kapsayan döneme ilişkin yeraltı maden
işletmelerinde doğan zararların karşılanması amacıyla maden işleten kişilere ve
çalışanlara destek verilecek.
- - Endüstriyel tarımda kullanılan pestisitler,
başta anne karnındaki bebekler ve çocuklar olmak üzere, insan sağlığını tehdit
ediyor.
- - Mersin’de doğayı kirleteceği iddiasıyla büyük
tepkiye neden olmasına rağmen yapılmak istenen polipropilen tesisi için Toros
Tarım AŞ’nin olduğu bölge Özel Endüstri Bölgesi ilan edildi.
Tüm bunların gerçekte yapılıyor olması dileğimizdir. Şimdi bir düşünün, belki de biz
doğamızı gerçek anlamda korumuş olsaydık bu kadar çok etkilenmeyecektik bu salgından. Belki de
böyle bir salgın olmayacaktı. Durum böyle olunca da insanın aklına bu doğa katliamları kasti mi yapılıyor diye bir soru takılıyor. Umarız öyle
değildir.
Örneğin bakın, coranavirüs nedeni ile yaşamın neredeyse
durduğu dünyanın 196 ülkesinde uygulanan karantinalar, fabrika kapasitelerinin
azaltılması, trafiğin en aza indirilmesi bile doğa üzerindeki yıkıcı eylemleri
gözler önüne serdi. Turistik Venedik'in kanallarındaki su adeta temizlenirken(artık balıklar bile var kanalda), Çin ve İtalya'da
hava kalitesi arttı. İstanbul'da da hava kirliliğinin yüzde 30 azaldı.
Durum bu kadar açıkken doğa katliamına artık dur denilmeli
hatta doğanın korunması amacı ile ciddi önlemler alınmalıdır:
- - Öncelikle ilerde ısrarla söylenilen su kıtlığı
probleminin önüne geçmek için (Unutulmamalıdır son yıllarda kuruyan göllerimiz
azımsanmayacak ölçüdedir) acil tedbirler alınmalıdır.
- - Gölleri besleyen dereler, çaylar üzerine kurulan
baraj, gölet, set projeleri ve regülatörlerle göller baraja
dönüştürülmemelidir.
- - Drenaj alanları kanalıyla pestisit, kanalizasyon
atıkları, sanayi atıklarının göllere ulaşımı mutlaka engellenmelidir.
- - Kaçak avcılık, kamış ve saz kesimi, yakımı,
toplanması ve çeşitli nedenlerle bu yerlerde arazi açılması, otlatma, yol
yapımı gibi etkinliklere izin verilmemelidir.
- - Termik santral yapımları ve maden arama
çalışmaları hemen durdurulmalıdır.
- - Ağaç katliamlarına son verilmeli hatta yeni
orman alanları oluşturulmalıdır.
- - Tarım alanlarımız işlevli hale getirilip
ülkemizin ve belki de dünyanın ihtiyaçlarını karşılar duruma getirilmelidir.
- - …
Bu ülkenin ranta değil, doğaya ihtiyacı var. Zira doğa yoksa
insan da yoktur. O nedenle doğaya zarar verecek her türlü işlem iptal edilmeli,
yenileri de asla ama asla yapılmalıdır. Bu dönemde doğaya daha da önem
verilmeli, diğer yatırımlar yerine tarım ön plana alınmalı, kıtlığın eşiğine
gelecek dünyanın tek çıkış kapısı olma yoluna gitmeliyiz.
Eğer dünyanın en güçlü devleti olunmak isteniyorsa tek
yolunun doğaya sahip çıkmak olduğunu görmek gerekmektedir. Aksi halde bu bizim
sonumuz olacaktır. Ve bu toprakların bitme noktasına getirilmesi dünyanın da
sonu olacaktır. Zira dünyadaki yaşamın başladığı bu topraklar yiterse dünya da
yiter. Ona sahip çıkın…
Arzu KÖK