Gençlerden Mesaj!...
Bizler bu ülkede doğmuş, bu ülkenin okullarında okumuş, 16-30 yıldır bu topraklarda yaşayan, şiddetle hiçbir alakası olmayan, genç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak ülkenin son durumundan fena halde rahatsızız.
'Gençler geleceğimiz' edebiyatının dibine
vurulmuştur. Bu nedenle de geleceği belirsiz gençlerin yaşadığı bu topraklarda
rahatsızlığımızı devletin pek de takmayacağını öğrenmiş olacak kadar da
yetişkiniz.
Yine de cumhuriyetin
gençlere emanet edildiğinin en çok söylendiği 19 Mayıs günü, bu emanetin
üzerimize yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmek adına; sorunun bu
hale gelmesinde sorumluluğu en az olan, elleri en temiz olan biz gençler; ortak
geleceğimizin karartılmasından duyduğumuz rahatsızlığı bütün ülkeyle paylaşıp
tarihe not düşmek istiyoruz.
Bizler bundan yıllar önce cumhuriyeti emanet alan gençlerin
yaptıkları yanlışların faturasını ödüyoruz. Zira gerektiği gibi sahip
çıkmamışlardır cumhuriyete. Yıllardır bağıra çağıra gelen her türlü tehdide dur
deme azmini gösterememişlerdir.
Sorunların çözümü için, daha az demokrasi ve özgürlük, daha
çok korku ve güvensizlik vaat eden
uygulamalar içine girilmiş yıllarca insanımız birbirine kırdırılmıştır. 'Baba'dan
kalma usullerden vazgeçmeyen bu kafayla gidilirse, sorun çözülmeyeceği gibi toplumsal
gerilim de artacak.
Eğitim var mı yok mu belli değil. Oysa ki eğitim bir ulusun
gelişmesinin olmazsa olmazıdır. Ancak uygulanan politikalarla eğitim neredeyse
durma noktasına getirilmiştir. Hatta özelleştirilmesi yönünde büyük çalışmalar
yapılmıştır. Eğer eğitim ciddi anlamda düzeltilmezse bu ülkenin sonu felaket
olacaktır.
Sağlık hizmetleri özelleştirme kapsamına alınmıştır. Halkın olmazsa olmazları birer birer elden çıkarılmaktadır. Buna dur denilmelidir.
Ülke toprakları parsellenerek satılmaktadır. Yıllar önce
savaşarak topraklarımızın tek bir santimetresini dahi alamayanlar bugün
dönümler alabilmektedirler. Yer altı ve üstü kaynaklarımızın dış
sermayelerimizin emrine verilmiştir. Zenginliklerimizin kıymeti bilinmeli ve
bunlar doğru kullanılarak tüm dış borçlarımız kapatılmalı ve dış güçlere
bağımlılığımız ortadan kaldırılmalıdır.
Hukuk düzenimiz yerle bir edilmiştir. Hükümetlerin işlerine
gelmeyen bir durum olduğunda hukukçularımız hedef gösterilmiş ve gözü dönmüş
taraftarları tarafından canlarına kastedilmiştir. Hukuk sistemimizin yeniden
düzeltilmesi gerekmektedir.
Bugün sorunların çözümü doğrultusunda hiçbirimizin önüne bir
gelecek ufku sunmayan mevcut tüm siyasetler ve söylemler iflas etmiştir.
Bugün barıştan,
kardeşlikten, demokrasiden yana cesur ve samimi yeni bir söz söylemek gerekir.
En az bizim kadar bu iflasın farkında olan sorumluluk sahipleri tarihi
sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidir.
Çünkü bu coğrafyada kimsenin sorumsuzca hareket etmeye hakkı
yoktur. Yoksa bu ateş hepimizi yakar. “Bu gök deniz nerede var nerede bu
dağlar taşlar!”
İstikbalde dahi bizi tüm değerlerimizden mahrum etmek
isteyecek dahili ve harici herkes bilsin ki; çözümsüzlükten siyasi medet
umanlara, ekilen düşmanlık tohumlarına aramızdaki muhabbeti kurban etmeye artık
hiç niyetimiz yok!
Küresel adaletsizliğe, savaşlara, demokrasimizin çıtasını
yükseltmeye, hukukun üstünlüğünü sağlamaya, her alanda eşitsizlikleri
gidermeye, refah ve gülen yüzler artırmaya çalışılmalıdır.
Bu sorunlar çözülecek, bu coğrafyada özgür, mutlu ve başı dik yaşamanın bir yolunu mutlaka bulacağız. Güzel günler göreceğiz, güneşli günler!
Korkma!
Hesabı sorulmamış hiçbir cinayet, hiçbir hukuksuzluk
kalmayacak, kimse hukukun üstünde olmayacak kimse hukuksuzluğun altında
ezilmeyecek. Şemdinli'de de Ankara'da da!
Ve artık korkma ve kimseyi de bununla korkutma; ülke
bölünmez, rejim de yıkılmaz!
Demokrasi, barış, refah, huzur hepimizin hakkıdır!
Muhtaç olduğumuz kudret de damarlarımızdaki kanda saklıdır.
Ne mutlu cesaretle bunu söyleyebilenlere!
Haykırabilenlere!...
Atam, emanetine
şimdiye kadar gerektiği gibi bakılamamış, ama biz bugünün gençliği olarak bu
emanetin en büyük koruyucuları ve savunucuları olacağız.
Söz veriyoruz.
Arzu KÖK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder