Çölde Oluşturulan Vahalar
1940’lı yılların başı, Hitler neredeyse tüm Avrupa’yı
kapsayan cephelerde savaşıyor. Türkiye’nin de savaşa girme ihtimalinden söz
ediliyor. Halk gıda ve diğer ihtiyaçlarını ‘vesika’ yardımı ile
karşılayabiliyor. Milli gelir büyük oranda azalmış durumda.
1940’lı yıllarda ülkedeki okuma-yazma oranı %20 civarında.
Tarımda saban dışında alet kullananların sayısı parmak sayısını geçmiyor. Suni
gübrenin adı bile duyulmamış. İşte bu durumdaki köylere, şehre tayini çıksın
diye yanıp tutuşmayan, çevrenin zanaat imkânlarının gelişmesine katkı
koyabilecek, tarımdan anlayan öğretmenler yetiştirmek amacıyla kuruldu Köy
Enstitüleri.
Beş yılda 30.000’e yakın öğrenci ile 21 tane Köy Enstitüsü
kurulmuş. 1940’lı yılların başındaki öğretmen sayısı bu enstitüler sayesinde
iki katından fazla bir seviyeye ulaşmış. Öğretmen sayısındaki artış oranı %55.
Bu enstitüler sayesinde köylerde yaşam standardı artmış,
tarım daha bilinçli bir şekilde yapılagelir olmuştur. Enstitülerden mezun olan
her öğrencinin çantasında bir köyde halka hizmet için gerekecek her türlü
alet-edevat mevcut bulunmaktaymış. Çekiç, çivi, orak, testere, ilkyardım
çantası…v.b… Ancak 1952’li yıllara gelindiğinde Demokrat Parti, dış mihrakların da kışkırtmasıyla bu gençlerin çantalarında bulunan orak-çekiç
ikilisini komünizm’i yayma çabası olarak algıladılar. Ve yazıktır ki bunun
sonucu olarak tüm Köy Enstitü’lerini kapattılar. Hatta Köy Enstitüleri’nin
kurucularından olan Hasan Ali Yücel ‘komünist’ olduğu gerekçesiyle yargılamışlardır.
Oysa Köy Enstitüleri bir çölü vaha oluşturarak kurtarma
projesinden başka bir şey değildi. Açık oldukları sürece de birçok vaha
oluşturabilmeyi başarmış mükemmel bir projeydi. Ancak bu kadar başarı ve iyi
yetişmiş bir nesil bazı çevrelerin işine gelmedi. Kapatıldılar tek tek. Oysa
geleceğe yapılmış en büyük yatırımlardan bir tanesiydi.
O günlerin ardından eğitim sistemimizin geldiği durum
ortadadır. Tamamı ile ezberci bir eğitim sistemi. Zorunlu olarak ve ücretsizce
devlet tarafından verilmesi gereken ancak özelleştirmeye çalışılan bir eğitim
sistemi. Özel okul sayısındaki artış ve devlet okulundan çok dershane bulunması
da bunun en güzel kanıtıdır.
Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç, Köy Enstitüleri
projesi ile devlet adamlığını bir idealde birleştirmenin örneği olmuşlardır.
İnsanları güncel hayata bağlayan siyasal hayatın içindeki yöneticilerimizin
özenmesi gereken bir durumdur bu. Ama hiç oralı olmamışlardır.
Yaratıcılık ve hayal gücü günümüzde halkı aldatmak için bin
türlü yalan söylemek anlamına gelen ‘vizyon’ olarak niteleniyor. Şimdi
soruyorum: Köy Enstitüleri’nin bin hatası olsa da (ki yok), bugünün ‘vizyon’
una değişmez misiniz?
Arzu KÖK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder