SİYASET YAPMAK
ARZU KÖK
Yönetme
olgusu yaşamın tüm süreçlerinde kendine özgü değişik biçimlerde karşımıza
çıkar. Bu açıdan herkes yöneten ve yönetilen olarak bir biçimde bu olguyla iç
içedir. Devlet içindeki yönetim –ki bu siyasal iktidardır- yaşamın bütün alan
ve süreçlerini etkiler. Bu nedenle de siyasal iktidarı elde etme veya onu
etkileme etkinliklerinin hepsi siyaset kavramının içeriğini oluşturur. İdeal
anlamda ‘Demokrasi’ halkın kendi
kendini yönetme biçimi olarak tanımlandığında ve buna uygun mekanizmaların
işleyişi saptandığında gerçek anlamda demokrasiden söz edilebilir. Görüldüğü
gibi her iki kavram da yaşamın tüm alanlarında paralellik göstermektedir. Buna
rağmen birine olumlu anlamlar yüklenirken diğerine olumsuz anlamlar
yüklenmektedir. Bu durumda bir yandan demokrasi istenirken diğer yandan da
siyasetten uzak durmak nasıl açıklanabilir ki?
Halk
arasında yaygın bir deyiş vardır: ’ Hiç
kimse benim ayranım ekşidir demez.’ Sözlerde en ideal şeyler dile
getirilirken, bununla örtüşmeyen davranışlarda bulunulmaktadır. Demek ki söz ve
davranış arasında paralellik yoktur. Bence amaç ile söylenen arasındaki çelişki
kasıtlı bir yanıltmanın ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Demokrasi özlemini
dile getirirken siyasetten uzak durmak bu anlatıma çok uygun bir davranıştır.
Ancak bu siyasetin olumsuz çağrışımından kaynaklanan bir durumdur.
Yalın
gerçek her zaman yöneteni korkutur. Aslında gerçek herkesi korkutur. Farklı
olan, bu korkunun altında yatan nedenler ve ortaya çıkan sonuçlardır. Doğal
olarak yanıltmanın yöneldiği amaçlarda farklılık gösterir. Siyaset ise yanıltma
çabalarının en yoğun olarak yaşandığı alan olarak gözlenmektedir. Çünkü siyasal
erki elinde bulundurma veya o erki elde etme; yaşamı kendi istekleri
doğrultusunda yönlendirmek demektir. Bu anlamda da kimi çarpıtmalarla suyu
bulandırarak insanları dışarıda bırakmak bazı çevreler için elverişli
olabilmektedir.
Son
zamanlarda yaygın bir kanıdan söz edilebilir. Bu ise; siyasetin kirli ve
yalancıların işi olduğu biçiminde özetlenebilir. Bu özdeşleşme sonucunda
siyasetten uzaklaşan bir kitle oluşmaktadır. Hatta kendini aydın olarak kabul
eden bir kesimin de bu sürece dahil olduğu görülmektedir. Gerek bilinçli
gerekse bilinçsizce bu görüşün benimsenmesi geleceğe dönük önemli tehlikelere
gebedir.
Siyaset,
insanın bütün yaşamını düzenleyen hukuk sisteminin uygulanmasından sorumlu bir
alandır. İnsanın düşünsel yaşamından özel yaşamına kadar akla gelen her alanla
iç içedir. Bu açıdan insanın temel hak ve özgürlükleri de bu alanın içinde yer
alır. O halde siyaset yapmanın her insan için kaçınılmaz olması gerekmektedir.
Oysa toplumda bu alanda etkinlik göstermek, eşittir ‘yalancılık’ şeklinde tanımlandığından ve kimse yalancı olmak
istemediğinden alanın dışına itilir; ancak alanın etkisinden kurtulamaz. Bu ise
siyaset kavramının olumsuz çağrışımının bir sonucudur. Oysaki siyaset alanı ve
süreçleri nasıl olur da kendiliğinden olumsuz bir anlama sahip olur.
Siyaset
süreci içinde yer alanların, oluşuma katkıda bulunanların amaçları ve siyaset
yapma tarzlarının şu ya da bu olması o alanı öyle kılmaz, Siyaset yapanların
amaçları ve siyaset yapma tarzları değişirse onun tersine çevrilmesi de söz
konusudur. Bu anlamıyla da işin özü sürece müdahaleyle bağlantılıdır. Bu anlamıyla
yaşamımızla iç içe olan bir alana müdahale etmek, olması gereken doğal bir
hakkımızdır. Siyasetin olumsuz çağrışımından arındırılması ve gereği gibi
yapılmasını sağlamak için bu süreçlere müdahale bize haktan öte bir görev
sorumluluğu yükler. Eğer biz iyi ve temiz olduğumuza inanıyorsak, siyasal
süreçlere aktif olarak müdahale ederek, onu özlemlerimize uygun bir biçime
getirerek, yönetim olgusunu olumsuzluklardan arındırmak durumundayız. Siyaset
ve demokrasinin iç içeliği düşünüldüğünde bu uğraşıların olumlu sonuçları
olacağı açıkça görülmektedir.
Siyasete
aktif katılımla, demokrasinin de kurum ve kurallarına uygun işletilmesi ve
yerleştirilmesi sağlanabileceği gibi, demokrasi kültürünün oluşmasına da katkı
sağlanmış olacaktır. Kitlelere demokrasi için uğraşı ve siyaset yapma
çağrısında bulunurken herkesin durup bir düşünmesini istiyorum.
Unutmamalıyız
ki bu ülke hepimizin. Sahip çıkmalıyız ona…
ARZU KÖK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder