
Şimdi ise o halk bir anlamda ikiye bölünmüş… Bir yarısı diğer yarısına terörist demekte ve linç için adeta fırsat kollamakta… Barış demek ise büyük bir suç olmuş…
“Ecel geldi, öldü” diyorlar. “Ölüm insanlar için” diyorlar. "Fıtratında var" diyorlar. Ama bizdeki ölümler…
Soma’da madende ölmüştük ama suçluyu işçilerin arasında aramıştık.
Ankara’da ölmüştük, suçlu “mutlaka mitinge katılanlardır” denilmişti.
İŞİD tarafından yakıldık, görmezden gelindik.
Her geçen gün kefenler biçiliyordu her birimize.

Cihat yolunda ölüyorduk.
Devlet düşmanlarına karşı büyük bir seferdeydik. Ölüyorduk.
Dört bir yanımız düşmanla çevriliydi.
Yanı başımızda düşmanlar vardı.
Cephelerde savaşırken ölüyorduk.
Kentler yıkılıyordu.
Ormanlar yok ediliyordu.
Derelere set çekiliyordu.
Her şey daha fazla büyümek içindi.
İş makineleri tanklara, askerler, işçilere karışıyordu.
Mezarlar birbiri ile yarışıyordu.
3. Köprü,
3.Havalimanı,
Suriye’de yıkılan kentler,
Doğu’da teröristleri saklıyor diye yıkılan kentler.
Kanal İstanbul Projesi,
Hepsi büyük bir projenin parçası görünümündeydi…

Giderek sıradanlaşıyor yaşam. Birileri bizlere at gözlüğü takmaya çalışıyor. Okumak fikri tarih olmuş. Kölelik hiç ölmedi ama insanlık ölmüş çoktan. Verim hesabı yapıyor herkes. Oysa vereceklerimiz çoktan alınmış elimizden. Ölüyoruz gün be gün.
Eğer medeniyet dedikleri, demokrasi dedikleri buysa istemiyoruz.
Şu an şairini anımsayamadım, affetsin beni ama okuduğum bir şiirde: "O arenadaki gladyatör, seni öldüremediği için öldü." deniliyordu.
Birileri ölmesin diye mi ölüyorduk yoksa?...
Arzu KÖK
ONLAR BIZIM KIM OLDUGUMUZU SOYLUYOR.BIZ NE DEGILSEK OSUN DIYORLAR.BIZ NE OLDUGUMUZU BIR BILEBILSEK.
YanıtlaSil