Yokların içinde var olma savaşı vermeye çalışan bir nesil yetişiyor. Çağın gereklerine uygun birer birey olma azmi içindeler, duyurmak istiyorlar seslerini. Bağırıyorlar… Ama duyulmuyor sesleri… Olaylara duyarsız olmadıklarını haykırıyorlar…. “Biz kardeşiz…” çığlığı yükseliyor her birinden ve “Bu anlamsız çatışmaları yaratıp ayırmayın bizi birbirimizden” diyorlar.
Kişi başı düşen gelirin Türkiye’de bir gecede arttığı haberleri varken bir tarafta diğer tarafta her gün evine aç giden veya gidecek bir evi dahi olmayan insanlarımızın sayısı gün be gün artıyor.
Yürekler atmıyor, vicdanlar suskun.
Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki paha biçilmez. Yüzyıllardır toprağında dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin her bireye insan olma hakkını veren hoşgörü kültürünü hep yaşatan ve hep yaşatacak bir coğrafya bizimkisi… Yeter ki yürekleri vicdansız, saflıktan uzak hareketlerinizle daha da fazla kirletilmesin...
İnsanların en mahremi olan vicdanlarına, kalplerine daha fazla kin tohumları serpmeyin…
Herkesin ağzında bir taraf olmak söylemi… Taraf olmak… O taraf bu taraf… Ben bu topraktan bu akarsudan, bu ovadan, Anadolu’nun en ücra köşesinde bile sofrasında ki bir dilim ekmeğini pay etmekten kaçmayan Hüseyin amcamdan, Ayşe ninemden, Laz teyzemden, öğrencilik dönemizde birlikte açlığı paylaştığımız Kürt kardeşimden, Çerkez arkadaşımdan tarafım… “Ne mutlu Türküm” diyenden tarafım….
Çekin elinizi dinimden, çekin elinizi Cumhuriyetimden, tarihimden… Yeter artık…
Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan uçsuz bucaksız tarihimize baktığımızda bu halk hep haktan, hep doğrudan, hep vicdandan yana olmuş ve öyle de devam etmeli.
Bir tarafta rozet Atatürkçüleri, bir tarafta BOP’ un İslamcıları…
Bu toprağın insanının kimseye ihtiyacı yok. Kendi içinde tüm sorunlarını çözer yeter ki tek yürek, tek bilek olsun. Yürekleri tarafçılık oyunlarıyla kimse bölmesin ne olur; samimiyetleri, vicdanları, saflıkları kirletmeyin daha fazla.
Kur’an-ı Kerim’de ilk ayet “oku” der ama okumak, araştırmak, hayatı sorgulamak bir yana dursun İslam’ın akıl bilgi yönünü bir yana bırakanlar bugün İslam’ın iman yönünü, vicdan yönünü de çoktan unutmuş görünmekteler yazık ki…
Hangi İslam hangi vicdan yanı başında Irak’ta, Filistin'de, Suriye'de binlerce insanın, daha yaşına girmemiş bebeklerin ölümlerine ses çıkarmaz… Ankara'da, Kobane'de, Suruç'ta, Fransa'da, hunharca katledilen insanlara sesini çıkarmaz... AB ve ABD dayatmalarına boyun eğer. Çıkarılan yasalarla vatanın elden gitmesine göz yumar. Sosyal güvenlik yasasıyla halkını daha da ezen bir anlayışın nasıl bir vicdanı var ki?...
Yaptıkları her işte din kurallarından dem vuranlara; vicdanlarda yaşanan dinimizi her anlamda kendi siyasetleri için kullananlara hatırlatmak isterim; elbet herkes bir gün o musalla taşına yatacak ve o kabre konacaktır.
Mahşer günü orada siyasi güçleri, evleri, villaları, uçakları sorulmayacaktır… Benlerin, bizlerin toplu iğne başı kadar dahi olsa helal etmediğimiz haklarımız sorulacaktır.
Mahşere çok yok….
Arzu Kök
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder