Her çocuk bir devrimcidir özünde. Doğanın yasaları onunla tazelenir ve olgun insanların onlara karşı yüreği ahlak, önyargılar, hesaplar, pis çıkarlar gibi engelleri ayaklar altına alır. Çocuk dünyanın başlangıcı ve sonudur; hayatı yalnız o anlar; çünkü ayak uydurur hayata. Bu nedenledir ki devrimler ancak çocukluğun saflığıyla yapıldığında iyi günler gelecektir. Çünkü insan, çocukluktan çıktı mı canavar kesilir, ikiyüzlülüklerle başka bir kalıba girerek inkâr eder hayatı.
İnsanların çoğunluğu çocukluğunu dayak yiyerek, yoksullukla mücadele ederek, kanunların yükselttiği o ömür törpüsü kalelerde geçirirken, hayat temellerinin sağlam atılmasını nasıl beklersiniz ki? Yeryüzünün haydutlar, katiller, dolandırıcılar, tembeller ve düzen düşmanlarıyla dolu olmasında şaşılacak ne var, sizler doğa yasalarına uymadıktan sonra.
Sizler kanunlar yapmışsınız, akademiler kurmuş, ahlak kürsüleri tesis etmişsiniz, günde beş defa okunan ezan ile merhameti öğretmeye çalışan camileriniz var, ama bilemezsiniz bir çocuğun göğsü içinde neler kaynaştığını, güzel olabilecekken sakat bıraktığınız bu hayat hakkında da bir bilginiz yok, olamaz da. Sonra da şaşırıyorsunuz kundaktaki o masum bebekler nasıl birer katil, suçlu oldu diye.
İnsanlık binlerce yıldır yaradılışın kendisine anlattıklarından bir ders almasını bilmiş midir? Hayır… İşte bu yüzden bugün, hiçbir sosyal topluluk hayatı anlamıyor, hiçbir yasa onu koruyamıyor, ahmaklık ve keyfilik her zamankinden fazla hükmünü yürütüyor. Kirlendi dünya.
Bir çocuk ise tüm safiyane duygularıyla;
“Gezegenleri birbirine vurarak
Temizlemek istiyorum dünyayı
Kirinden ve pasından
Ama yooo… Hayır…
Ya bulaşırsa oradakilere bizim kirimiz”
diyerek ders veriyor bizlere adeta.
Ders alacak mıyız?
Arzu KÖK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder