2022’nin
Yıldız Falı
Her yeni yıl bir öncekine göre sitem yüklü geçegelmiştir.
Gelecek yeni yıl her ne kadar umut barındırıyor gibi
algılansa da yine de geleceğe duyulan merakın etkisiyle yıldız fallarına
kaçamak bakışlar atılır çoğu zaman…
Ülkemizde özellikle son yıllarda artan bu yıldız falı
merakına ben de katılayım dedim ve sizler için yıldız falına bir göz attım:
Geçtiğimiz yılları kolektif protein sağanağı altında geçiren
siyasilerin yıldız haritasına baktığımızda hücrelerinde, protein takviyesiyle
meydana gelen bir güçlenme görülmekte…
Enerji fazlası, serbest dolaşım ve önüne gelene saldırma
hakkı verilen polislerin kol ve bacak kaslarına da ekstra kuvvet olarak
yansıyacak...
Yıldız enerjisindeki yükselme ve değişmeler; yürüyüşünü,
oturup kalkmasını beğenmedikleri, sakal ve bıyıkları örf ve adetlere aykırı
olanlar üzerinde bir baskı yaratacak…
Sert gezegen geçişlerinin etkisinden olsa gerek, yükselen
muhalif seslere karşı duyulan tahammülsüzlük bu yıl da coplama, gözaltı ve
tutuklamalarla sürecek gibi gözüküyor.
İşten atılmalar devam edecek…
Akıl tutulmaya, vicdanlar körelmeye, ahlak tükenmeye dönecek
yüzünü…
Hukuk yerle bir edilmeyi sürdürecek…
Medyatik çığırtkanlıklar ve karartmalarla gerçeğin avazı
kısılmaya devam edilecek…
Kabadayılıklarla diplomatik zarafetin dili yerle bir
edilecek…
Tarım arazilerinde binalar yükselmeye devam edecek ve bizler
ithal buğdaya, pirince…vb… muhtaç olmaya devam edeceğiz…
Hayvancılık cenneti olan ülkemize dışarıdan et getirtmeyi
sürdüreceğiz, hatta yapay etler marketlerde boy göstermeye başlayacak…
En güzel ormanlarımızı, doğa cenneti olarak isimlendirilecek
yerlerimize maden ocakları veya termik santral kurulup yok edilmelerinin önünü
açmaya devam edilecek…
Yarım simitle beslenmeye endeksli asgari ücretli yaşam,
egemenliğini sürdürecek…
Açlık ve yoksulluk sınırları TV ekranları ve haber
sitelerinden halkın inatla gözüne sokularak “Tevekkül Allah” nutukları
atılacak. Toplumsal muhalefetin sesini kısmaya odaklanacaklar yine…
Barınma, ulaşım, sağlık ve eğitim haklarında yeni gasplar
bekleniyor…
Çatınız her an başınıza yıkılabilir, aile hekiminiz kapsama
alanı dışında kalabilir, otobüs güzergâhınız değiştirebilir ve medrese
eğitimiyle baş başa kalabilirsiniz…
Yolda yürürken veya işten eve dönerken başınıza bir şey
düşebilir ya da bir bombanın kurbanı olabilirsiniz…
Ülke bir savaşa sokulabilir, şehit cenazeleri sıraya
dizilebilir…
Belki içiniz karardı buraya kadar. Ancak yıldız haritasında
tek net kalan nokta ise iktidarın ve kapitalist düzenin ortak söyleminin
süreceğini gösteriyor ve bizlere yine denilecek ki:
“Konuşma!...
Çalış!...
Nefes al ama
yaşama!..
Sakın ha itiraz
etme bir şeye!...”
Yıldız haritası bunları söylerken diyorlar ki yeni bir yıla
girecekmişiz. Yalan… Vallahi de billahi de yalan… Yıllardır bitmeyen bir yıl
yaşamaktayız zaten biz. Bu gidişle daha uzun süre de bitmeyecek bir yıl… Hatta
diyorlar ki Türkiye’nin sonu da…
Ahmet Erhan’ın Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandığı
derlemesindeki şu mısralar unutulur gibi değil:
“Ülkemin
üzerindeki bu alacakaranlık
Bu belirsizlik,
bu umarsızlık, bu korku biterse eğer
Halkım bu ufkun
nereye uzanacağını bilirse bir gün
Şiirler yazarım
o zaman, saf ve belki de
Oyun olsun diye
boş, anlamsız…”
Şimdi beyhude geçen bir yılın “bitmeyen kakafoni”si sürerken
ufuklar öyle daralmış ve içler öylesine kararmış ki, “saf ve belki de oyun
olsun diye boş, anlamsız şiirler”in değil, coşku dolu, anlamlı marşların özlemi
dağlıyorken ciğerleri, yıl bitmiş sayılır mı?
Yine de direnç yıldızınızın hiç sönmemesi dileğiyle…
Mutlu yıllar…
Arzu KÖK